Dr. Öğr. Üyesi Aydemir “Özel Çocuklarımızın Farkında Olalım”
Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Tamer Aydemir, uzaktan eğitim sürecinde özel gereksinimli öğrencilerin eğitim süreçleri ile ilgili dikkat edilmesi gereken konularda açıklamalarda bulundu.
“Telafi eğitimi sürecinde genel eğitim okullarında eğitim gören özel gereksinimli öğrencilerimize en üst düzeyde destek sunulmalıdır.”
Pamukkale Üniversitesi Özel Eğitim Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Aydemir açıklamalarına pandeminin gölgesinde çoğunlukla uzaktan eğitim yoluyla sürdürülen 2020-2021 eğitim öğretim yılında genel eğitim okullarında eğitim alan özel gereksinimli öğrencilerin bu süreçten oldukça olumsuz etkilendiğini belirterek başladı. Dr. Öğr. Üyesi Tamer Aydemir: “Yaş ve sınıf düzeyinden bağımsız, gereksinimlerine göre eğitim alan özel gereksinimli öğrencilerimiz normal süreçte kaynaştırma/bütünleştirme eğitimi kapsamında eğitim almakta, gereksinimlerine göre hazırlanan Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı uygulanmakta ve düzenlenen sınıf içi uyarlamaların yanında destek eğitim odalarında da haftada 12 saate kadar bireysel eğitim almaktaydılar. Ancak mevcut duruma baktığımızda pandemi sürecinde yasalarla güvence altına alınan bu hakların özel gereksinimli öğrencilerimize sunulmasında uzaktan eğitimin doğasından kaynaklanan eksikliklerin yaşandığını görmekteyiz. Bu duruma özel gereksinimli öğrencilerin ekran başında eğitim almaya uygun olmamaları da eklenince; öğrencilerimizin yeni kazanımlardan mahrum kaldıkları, daha önce elde ettikleri kazanımlarda gerilemeler yaşadıklarını ve ev ortamındaki problem davranışlarının arttığı görülmektedir. Uzaktan eğitim sürecinin olumsuz etkilerinden birisi de öğrencilerin değerlendirilme sürecini zorlaştırmasıdır. Normal süreçte bile özel gereksinimli öğrencilerimizin fark edilmesinde yaşanan güçlükler düşünüldüğünde, uzaktan eğitim sürecinde sınıf ortamında gözlem yapma olanağının kısıtlanması, özel gereksinimli öğrencilerimizin fark edilme sürecini dolayısıyla geciktirecektir. Bu nedenle yüz yüze eğitim sürecinin tekrar başladığı şu günlerde okul rehberlik servisleri tarafından öğretmenlerle iş birliği içinde, tüm beceri alanları kapsamında tarama çalışmalarına başlanması ve öğrencilerin gelişim basamaklarını gerçekleştirmeleri yönünden değerlendirilmeleri; önümüzdeki dönem yaşanabilecek problemleri en aza indirecektir.”
“Uzaktan eğitim sürecinin olumsuz etkilerini en aza indirebilmek amacıyla eğitim sistemindeki tüm birimlerin koordineli bir şekilde müdahale programı oluşturması gerekmektedir.”
Açıklamalarına “Pandemi etkisiyle yaşanan olumsuzlukları geri alamayacağımıza göre bir an önce önümüzdeki dönem karşılaşılabilecek olası problemlere karşı önlemler almalı ve özel gereksinimli öğrencilerimizin geleceğini planlamalıyız.” diye devam eden Dr. Öğr Üyesi Aydemir, “Bunun ilk adımı ise MEB tarafından açıklanan telafi eğitim kapsamında atılmalıdır. Bu kapsamda özel gereksinimli öğrencilerimizin gruplardan bağımsız, okula her gün gelmesinin sağlanması ve okul rehberlik servisi-öğretmen iş birliğinde özel bir program hazırlanarak destek eğitim odalarının aktif hale getirilmesi oldukça önemlidir. Ayrıca özel gereksinimli öğrencilerimizin sosyal gelişimlerini destekleyecek etkinlikler hazırlanmalı ve bu süreçte ailelere rehberlik yapılmalıdır. Ailelerimizin çocuklarına yönelik düzenlenecek müdahale programı sürecinde okul idaresi ile iletişime geçmesi ve işbirliği yapması da oldukça önemlidir. Başta birinci sınıf öğrencileri olmak üzere henüz okumaya geçememiş, okumaya geçse bile okuma hataları yapan ya da akıcı okuma yapamayan öğrencilerin disleksi yönünden değerlendirilmeleri oldukça önemlidir. Ayrıca başta birinci sınıf öğrencileri olmak üzere henüz okumaya geçememiş, okumaya geçse bile okuma hataları yapan ya da akıcı okuma yapamayan öğrencilere bu eksiklerini gidermeye yönelik müdahale programı hazırlanmalı; müdahaleye tepkide yetersiz kalan öğrenciler son yıllarda yaygınlığı hızla artan disleksi yönünden değerlendirilerek RAM’a ya da Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bölümüne yönlendirilmelidir. Son olarak; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı çocuk esirgeme kurumlarında ve çocuk evlerinde kalan öğrencilerimizin de okullarda gerek akademik gerek sosyal yönden değerlendirilmeleri ve önümüzdeki dönem yaşanabilecek olası problemlerin önlenmesi amacıyla bir telafi programı uygulanması da oldukça önemlidir. Özel çocuklarımızın farkında olalım ve onlara imkân verildiğinde neler yapabildiklerini görmeye çalışalım. Unutulmaması gerekir ki; özel eğitim sürecinde alınan küçük bir önlem ve gerçekleştirilen doğru bir çaba; doğabilecek birçok büyük sorunu önlediği gibi çocuklarımızın hayatını da olumlu yönde değiştirebilmektedir.” şeklinde sözlerini tamamladı.