Avrupa’da Kızlar ve Kadınlarda Futbol Oynamanın Psikolojik ve Duygusal Etkileri
Pamukkale Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökçe Erturan İlker; UEFA’nın katkılarıyla yaptığı araştırma ile kadınlarda futbol oynamanın öz-güven, öz-yeterlik, öz-saygı, psikolojik ve duygusal iyi oluş (well-being), problem çözme, zaman yönetimi, kaygıyla baş etme ve iletişim gibi yaşam becerilerini arttırdığını ortaya koydu.
UEFA, 2010 yılında Kadın Futbol Gelişim Programı’nı başlattığından bu yana tüm Avrupa’da kadın futbolunun yaygınlaşmasına daha büyük bütçeler ayrıldığını belirten Doç. Dr. Gökçe Erturan İlker, UEFA’nın 2017’de “Together #WePlayStrong” kampanyasını başlatarak 2021’e kadar futbolun Avrupa’da kızlar ve kadınlar arasında en yaygın spor olmasını hedeflediğini belirtti.
UEFA’nın İngiltere, Almanya, İspanya, Danimarka, Polonya ve Türkiye’de gerçekleştirdiği proje kapsamında futbol oynamanın ergenlik dönemindeki kızlar ile kadınların psikolojik ve duygusal sağlıkları üzerine etkilerini belirlemeyi amaçladıklarını ifade eden Doç. Dr. Gökçe Erturan İlker; futbolun öz-güven, öz-saygı, iyi oluş (well-being), arkadaşlık ve sosyal beraberlik, çeşitli yaşam becerileri, spor motivasyonu ve okul ödevleri üzerine uzun süreli etkilerini araştırdıklarını ifade etti.
Doç. Dr. Erturan İlker, “UEFA’nın 6 ülkede yürüttüğü bu projede tek Türk üniversitesi olarak yer aldık ve çarpıcı sonuçlar elde ettik. Proje kapsamında 6 ülkedeki 13-17 yaş arası ergenlik dönemindeki kız futbolculardan ve 18 yaş üstü kadın futbolculardan, her ülkenin ikinci en yaygın olarak yapılan sporu ile uğraşan kız sporcularından ve hiç spor yapmayan akranlarından nitel ve nicel veriler topladık. Biz TFF’den de destek alarak Türkiye’de 653 katılımcı ile çalıştık, ayrıca 60 kadın futbolcu ile bireysel görüşmeler yaptık. Nicel sonuçlar; ergenlik dönemindeki kızlarda ve kadınlarda futbol oynamanın öz-güven, öz-yeterlik, öz-saygı, psikolojik ve duygusal iyi oluş, problem çözme, zaman yönetimi, kaygıyla baş etme ve iletişim gibi yaşam becerilerini, spor yapmayan akranlarına kıyasla anlamlı düzeyde arttırdığını ortaya koydu. Kapsamlı nitel sonuçlarda ise en dikkat çekici noktalardan birinin futbolcuların futbol sayesinde edindikleri arkadaşlıkları, diğer yaşam alanlarında edindikleri arkadaşlıklardan daha değerli gördükleridir.” şeklinde bilgi verdi. Doç. Dr. Erturan İlker, Avrupa’nın farklı ülkelerinde kadın futbolundaki gelişmişlik düzeyi farklı olduğu halde, kadınlarda futbolun pozitif etkileri konusunda tüm Avrupa’da benzer sonuçlar elde ettiklerini belirtti.
Araştırmadan elde edilen diğer bir önemli sonucun ise futbol oynayan ergen kızlar ve kadınların, başka sporlar ile uğraşan akranlarına kıyasla yaptıkları spordan dolayı daha çok eleştiriye maruz kalmaları olduğunu belirten Doç. Dr. Gökçe Erturan İlker, bu sonucun yalnızca Türk kültüründe belirlendiğini, projedeki diğer Avrupa ülkelerinde benzer bir sonuç elde etmediklerini ifade etti.
Bu araştırmanın sonuçlarının futbolun, bireyin yalnızca fiziksel gelişimine değil zihinsel ve psikolojik gelişimine de yaptığı katkıları ortaya koyması bakımından çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Erturan İlker, “Biz spor bilimciler ebeveynlere, çocuklarının en az bir spor branşı ile uğraşmalarını sağladıklarında onların akademik başarılarının düşmeyeceğini, aksine sporu sevip yaşam boyu fiziksel aktivite alışkanlığı kazanmalarını sağlayarak çocuklarının bütünsel olarak gelişimlerine katkı sağlayacaklarını anlatıyoruz. Bu noktada da hiçbir spor branşının ‘kız sporu’ ya da ‘erkek sporu’ olarak görülmemesi gerektiğini vurguluyoruz ve çocuklarının hangi sporla uğraşacağına kendilerinin deneyerek karar vermelerine fırsat yaratmalarını öneriyoruz” şeklinde tavsiyelerde bulundu.