İTBF’de “Kuramdan Sahaya: Denizli’de Aile Sorunları” Paneli Gerçekleştirildi
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi (İTBF) ve Sosyoloji Bölümü ortaklığında Aile Yılı Etkinlikleri kapsamında “Kuramdan Sahaya: Denizli’de Aile Sorunları” adlı bir panel gerçekleştirildi.
PAÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi İsmail Çetişli Konferans Salonu'nda gerçekleşen etkinliğin moderatörlüğünü Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkan Erdoğan üstlendi. Etkinliğe panelist olarak Pamukkale Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Mezunu Aile Danışmanları Songül Olağ Ercan, Ümmü Çelik ve Kemal Erdoğan katkı sağladılar. Panelde Denizli’de aile sorunları sorun tespiti, mevcut durum analizi ve çözüm önerileri bağlamında ele alındı.
Panelin konuşmacılarından Aile Danışmanı-Sosyolog Songül Olağ Ercan, konuşmasında Denizli’deki evliliklerin psiko-sosyal ve cinsel boyutlarını ele aldı. Ercan, Denizli’de son yıllarda artan boşanma oranlarının yalnızca aldatma değil, aynı zamanda ilişki dinamikleri, aile içi iletişim, dijital yalnızlaşma, modern yaşamın getirdiği bireyselleşme açısından da önemli sinyaller verdiğini belirtti. Denizli’de evliliklerde en sık karşılaşılan sorunları; “aldatma, iletişim kopukluğu, ekonomik stres, aile büyüklerinin müdahalesi, rol paylaşımındaki adaletsizlikler ve duygusal uzaklaşma” şeklinde sıralayan Ercan, bu sorunların çözümünde ise erken dönemde çiftlere iletişim becerileri kazandırmanın, duygusal ihtiyaçları açıkça konuşmanın ve aile büyükleriyle sağlıklı sınırlar oluşturmanın kritik rol oynadığını vurguladı. Konuşmasında toplumsal cinsiyetin aile içi ilişkilere etkisine de değinen Songül Olağ Ercan, özellikle anne–kız ve baba–oğul ilişkisinde görülen “benzerlik baskısı” ve “erkeklik/kadınlık kalıplarının çatışmaları artırdığını aktardı. Anne–oğul ilişkisinde aşırı korumacılığın bağımsızlık çatışmasına, baba–kız ilişkisinde ise aşırı kontrolün güven sorunlarına yol açtığını söyledi. Çözüm olarak ebeveynlere, çocuklarını cinsiyet rollerine göre değil bireysel ihtiyaçlarına göre dinlemeyi, özgürlük–sorumluluk dengesini birlikte kurmayı ve duygusal iletişimi güçlendirmeyi önerdi. Ayrıca aile bütünlüğüne dikkat çeken Songül Olağ Ercan, aileyi ayakta tutan en temel unsurun “değerlerin yaşanması” olduğunu belirtti. Eşitlik, saygı, adalet, güven ve emeğin aşılmadığı ailelerde hem çift bağının hem de çocukların psikolojik dayanıklılığının güçlendiğini ifade etti. Ercan, aile içinde etkin konuşmayı, suçlamak yerine anlamayı, sınırları birlikte belirlemeyi ve ortak sorumluluk bilinci geliştirmeyi aile birliğini koruyan temel ilkeler olarak katılımcılarla paylaştı.
Panelin bir diğer konuşmacısı Aile Danışmanı-Sosyolog Kemal Erdoğan ise danışanlarının genel profili ve mesleği deneyimlerinden yola çıkarak Denizli’de ailelerde en sık karşılaşılan sorunları; eş rollerindeki beklentilerde farklılaşmalar, iletişim sorunları, şiddet eğilimleri, aldatma, bağımlılıklar, kültür çatışması, göçün etkileri, çocuk yetiştirmede karşılaşılan sorunlar, geleneksel-modern yaşam anlayışının beraberinde getirdiği çatışmalar” şeklinde sıraladı ve Denizli’de özellikle tekstil sektöründeki çalışma koşullarının dayattığı ekonomik ve sosyal güçlüklerin de ailelerde büyük bir probleme yol açtığına dikkat çekti. Aile Danışmanı-Sosyolog Kemal Erdoğan gerek Türkiye’de gerekse Denizli’de tek ebeveynli ailelerin giderek çoğaldığını, bu nedenden ötürü gelecekte bu yönde sosyal politikaların giderek büyük bir ihtiyaç olacağını dile getirdi. Evliliklerde yaşanılan birçok sorunun temelinde toplumsal cinsiyetin inşası ve kimliklerin ediniminde yaşanılan ayrıştırma ve asimetrik rol davranışların büyük bir rol oynadığına dikkat çeken Kemal Erdoğan, sosyal medyanın ve dijitalleşmenin evlilik ilişkilerinde ve ailede ebeveynlik-çocuk ilişkilerinde dönüştürücü olumsuzluklara yol açtığını belirterek dijital ebeveynlik hususunun altını çizdi.
Panelin son konuşmacısı Aile Danışmanı-Sosyolog Ümmü Çelik, Denizli özelinde ailenin işlevini giderek yitirmesi ve boşanmalardaki artışın temel dinamiklerini; kök aile müdahaleleri ve bireyselleşme üzerinden değerlendirdi. Ümmü Çelik konuşmasında şunları belirtti: “Denizli hem Ege'nin modernleşen yapısını hem de Anadolu'nun geleneksel aile bağlarını taşıyan bir profil sergiler. Bu sentez, ailenin kırılma noktalarını hem ekonomik/bireysel modernleşme hem de geleneksel normların çatışması ekseninde belirlemektedir. Denizli, sanayi ve ticaretle gelişmiş bir şehir olduğundan, ekonomik bağımsızlık ve kadınların işgücüne katılımı gibi modernleştirici unsurlar, geleneksel aile yapılarını zorlamaktadır. Kırılma noktaları genellikle bu iki unsurun çatıştığı yerde ortaya çıkarmaktadır. Ailede baş gösteren temel sorunların kaynağında büyük rol oynayan etmenler olarak şunları sırlayabilirim: Birincisi; kök aile baskısının çekirdek aile sınırını delmesi, ikincisi; iletişim eksikliği ve duygusal yabancılaşma, üçüncüsü; ekonomik etkenler ve kaynak yönetimi. Denizli, ticari bir merkez olmasına rağmen, ekonomik yetersizlik veya kaynakların yanlış yönetimi ne yazık ki günümüz ailesinde önemli bir kırılma nedenidir. Türkiye genelinde olduğu gibi, ekonomik yetersizlikler (evin geçimini sağlayamama gibi) sosyo-ekonomik düzeyi düşük bireylerde boşanma nedeni olarak ön sıralarda yer alırken, yüksek düzeyde ise kaynak yönetimindeki anlaşmazlıklar veya eşlerden birinin sorumsuz davranması (madde bağımlılığı, sorumsuz harcamalar gibi) öne çıkmaktadır. Aldatma ve duygusal/fiziksel istismar, sosyo-ekonomik durumdan bağımsız olarak her bölgede ailenin en nihai kırılma ve yıkılma noktasıdır. Denizli'de aile yapısındaki bu kuşaklararası değerler çatışması ve hızla değişen sosyo-ekonomik yapı, ailenin bütünlüğünü koruma çabasını zorlaştırmaktadır. Ailenin yıkılması veya parçalanması riskine karşı hem sosyal medya hem de ulusal aile politikaları üzerinden sunulabilecek çözüm önerileri, modern yaşamın getirdiği zorlukları ve geleneksel yapıların koruyuculuğunu dengelemeyi hedeflemektedir.” Aile Danışmanı-Sosyolog Ümmü Çelik konuşmasının son bölümünde Denizli’nin bir kent olarak sosyo-ekonomik ve kültürel yapısındaki dinamiklerden hareketle aile yapısının güçlendirilmesi noktasında önleyici çözüm önerilerinin neler olabileceği üzerinde durdu. Sosyal medyanın, sorunların hem kaynağı hem de çözümün ulaştırılabileceği etkili bir araç olduğunu belirten Ümmü Çelik, evlilik ve aile okuryazarlığı programlarının çoğaltılması, dijital sınır koyma ve sosyal medya diyetlerine yönelik çalışmaların yapılması ve bireylerin bu yönde bilinçlendirilmesi, resmi nikah öncesi evlilik ve aile eğitimlerinin bir zorunluluk haline getirilmesi ve sürekliliğinin sağlanması, yerel aile destek merkezlerinin arttırılması gibi önleyici hususların gereğine dikkat çekti.
Söyleşi akışında gerçekleşen sunuşlara zaman zaman dahil olup katkı sağlayan Moderatör Prof. Dr. Türkan Erdoğan, tüm sunumların ardından Denizli’de göç, aile ve kadın çalışmaları bağlamında yapmış olduğu saha çalışmalarından hareketle durum tespiti ve çözüm önerileri noktasında genel bir çerçeve çizerek, sosyo-ekonomik ve kültürel bağlamda yerel ve ulusal düzeylerde önleyici çalışmaların ve sosyal politikaların uygulanabilirlik kapasitesinin önemine dikkat çekti. İki saat süren panelin sonunda katılımcılardan gelen sorulara cevap veren panelistlere etkinlik sonunda Moderatör Prof. Dr. Türkan Erdoğan, etkinliğe katkılarından dolayı konuşmacılara teşekkür etti ve panelistler; Songül Olağ Erçan, Ümmü Çelik ve Kemal Erdoğan’a teşekkür belgelerini takdim etti.