PAÜ’de Yeni Akademik Yılın İlk Dersi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Tarafından Gerçekleştirildi

18.11.2024

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı Akademik Açılış Töreni, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın verdiği “Dijital Dönüşüm ve Ekonomi Politikaları Işığında Gelecek Perspektifi” başlıklı açılış dersi ile gerçekleştirildi.

PAÜ’de yeni akademik yılın ilk dersi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından 18 Kasım Pazartesi günü verildi. PAÜ Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan programın ana teması, PAÜ’nün ‘üreten üniversite’ vizyonu kapsamında ‘üretim’ olarak belirlendi. Program öncesi Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Fuaye Alanı’nda Pamukkale Üniversitesi’nin fakülteleri ve meslek yüksekokulları tarafından üretilen ürünlerin sergilendiği stantlar, TEKNOFEST yarışmalarında PAÜ Takımlarının kazandığı ödüller ve araçların sergilendiği stantlar Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, AK Parti Denizli Milletvekili Şahin Tin, eski dönem Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan ve beraberlerindeki heyet ile birlikte ziyaret edildi.

Program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından açılış konuşmaları ile devam etti.

Rektör Kutluhan: “Pamukkale Üniversitesi üreten üniversite misyonu ve üniversite hayatın rehberi vizyonu ile milli değerlere sahip çıkarak Türkiye Yüzyılı’nın inşasında üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirme azmi ve kararlılığındadır.”

Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Üniversitemiz 32. yılını yaşayan genç olgun üniversiteler grubunda yer alan üreten şehrin üreten üniversitesi olarak 19 fakülte, 17 MYO, 6 enstitü, araştırma merkezleri ve 48 bin öğrencisiyle büyük bir üniversitedir. Zat-ı alinizin çok önem verdiği uygulamalı eğitim modelini üniversitemiz hem teorik hem de pratik olarak gerçekleştiren nadir üniversitelerden biridir. Teorik derslerinde “probleme dayalı öğrenim” metodunu uygulayan, gerçek hayatın sorunlarını ders ortamına taşıyarak öğrencinin muhakeme gücünü, kıyaslama becerisini artırarak problemin nasıl çözüleceğini gösteren bu eğitim metodumuz yıllardır tıp fakültemizde uygulanmakta olup başarıları ülkemizde bilinmektedir. Bu başarıyı geçen yıl için şöyle anlatabilirim: YKS sınavında 120 tıp fakültesi arasında sıralaması 69 olan tıp fakültemiz vermiş olduğu PDÖ eğitim metodu ile tıp fakültesi mezunlarının girdiği tıpta uzmanlık sınavı sıralamasında 14. sıraya yükselmesini bu eğitim metodunun başarısına bağlıyoruz. Bu eğitim metodunu iki fakültemiz daha uygulamaya alırken diğer fakültelerimiz pilot olarak uygulamaktadırlar. Uygulamalı eğitim metodunda da, üniversitemiz şehrin imkânlarını çok iyi değerlendirerek öğrencilerimizin 7+1 ve 3+1 uygulamalı eğitim modeli ile işyerinde 14 hafta bir dönem eğitim almalarını sağlıyoruz. Bu yöntemle öğrencilerimiz mesleki deneyimlerini, bilgi ve becerilerini geliştirmektedirler. Onları yakından tanıma fırsatı bulan işverenler, mezun olduktan sonra öğrencilerimize iş teklifinde bulunmaktadırlar. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, ülkemizde üniversite-sanayi iş birliği kavramının yakıştığı illerden biriyiz. Bu konuda var gücümüzle çalışarak sanayinin ihtiyacı olan teknolojik gelişmeler için danışman hoca sayımızı 10’lu sayılardan 70’lere çıkardık. Ar-Ge projeleri o kadar çok arttı ki ikinci Teknokent’in kurulmasını zorunlu kılmıştır. Bu vesile ile OSB Yönetimi ile ikinci Teknokent’i şehrimize kazandırıyoruz. Başka bir ortaklığımız ise Sanayi Odamızın kurduğu model fabrikada olmuştur. Burada eğitici rolümüzün yanında bizzat fabrika ortağı olmamız üniversite-sanayi iş birliklerine verdiğimiz önemi göstermektedir. Ticaret Odamızın yürütücü olduğu teknik tekstil projesine katkı vererek ilimizin amiral gemisi tekstil sektörünün gelişimine ve değişimine desteğimiz devam etmektedir. Uluslararasılaşmada önemli yol kat ettiğimizi bildirmek isterim. 50 ülkeyle 1680 Erasmus antlaşması yapmış bulunmaktayız Erasmus üzerinden hem öğretim üyelerimiz hem de idari personelimiz yurt dışına gidebilmektedir, bugüne kadar 270 idari personelimiz yurtdışına giderken 1930 hocamız da eğitim hareketliliğine katılırken 701 öğrencimiz yurtdışında staj yapmıştır. Yurtdışı öğrenci staj hareketliliğini artırmak için MÜSİAD ile bir protokol imzaladık, MÜSİAD’ın yurt dışı temsilcilikleri kanalıyla öğrencilerimize staj imkânı sunulmaktadır. Öğrencilerimiz bu yolla daha çok yurtdışı staj imkânına kavuşmuştur. Uluslararasılaşmada SUNY Amerika New York Devlet Üniversitesi ile İİBF Ekonomi ve Siyaset Bilimi bölümleri arasında çift diploma anlaşması yaptık. Öğrencilerimiz ilk iki yıl burada son iki yılı New York Kampüsünde okuyacaklardır. Bu anlaşmayı yapan altıncı üniversiteyiz. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, değerli hazirun, Pamukkale Üniversitesi, üreten üniversite misyonu ve üniversite hayatın rehberi vizyonu ile milli değerlere sahip çıkarak Türkiye Yüzyılı’nın inşasında üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirme azmi ve kararlılığındadır.”

Eski Dönem Ekonomi Bakanı Zeybekci: “Artık nükleer gücü de kontrol eden yeni bir güç var. Bu da yapay zekâ.”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı, eski dönem Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci yaptığı konuşmada şunları aktardı: “Pamukkale Üniversitesi benim arkeoloji dalında fahri doktorasına sahip olmuş olduğum üniversitemizdir ve bundan dolayı da gurur duyduğum üniversitemizdir. Öncelikle değerli hocalarım, haddimi aşmadan değerli öğrencilerimize de bir büyükleri olarak tavsiyede bulunmak istiyorum. Bunu da bir fırsat olarak görüyorum. İnanılmaz hızla değişen ve dönüşen bir dünyadan bahsediyoruz. İnanın, siz okula girdiğiniz zaman öğrencilerimiz için doğru olan birçok şey okuldan mezun olduğunuzda artık doğru değil. Yanlış demiyorum, doğru değil çünkü yeni doğrular geliyor. İnanılmaz hareketli bir dönem veyahut da hızla dönüşen bir teknolojiyle yaşıyoruz. Bu yeni doğrular artık nükleer güçler dönemi bitti. Bunun altını çizerek söylüyorum. İşte falan ki ülke şu kadar büyük nükleer güce sahip, füzeye sahip falanca ondan biraz daha farklı olanaklara sahip. Bunun artık hiçbir önemi kalmadı. Çünkü yeni nükleer güç, nükleer gücü de kontrol eden yeni bir güç var. Bu da yapay zekâ. Yapay zekâyla ilgili güce sahip olan ülkeler veya güçler rakiplerine veya diğer ülkelere diledikleri gibi saldırıp, diledikleri zaman onları bloke edip diledikleri gibi onları bir anda sıfıra indirebilir bir döneme giriyoruz ve bunu yaşayacağız. Yani, ticaret alışkanlıklarımız değişiyor, tüketim alışkanlıklarımız değişiyor. Bildiğimiz o pazarlama yöntemleriyle artık başka bir boyuta geçti şu anda. Yani bilgiyi üretmek ve bilgiyi tüketmek olarak dünya şu anda ikiye bölündü. İlki, bilgiyi üretenler, ikincisi bilgiyi tüketenler. Bilgiyi üretenler de o bilgiyi işleme, yeni adıyla mining dedikleri bilginin güçlendiği o teknolojiye sahip olanlar, o bilgiyi biriktiren ve o devasa arşive, o hafızaya sahip olanlar bilgiyi tüketenlere göre yarışa 5-0 önde başlamış olacak. Şu anda maalesef saygıdeğer Cumhurbaşkanını vekilim hepimizin de yaşadığı, inanın bana birinci gündem maddelerimizden bir tanesi nitelikli iş gücü. Devasa bir Türkiye var. Devasa Türkiye'nin bütün dinamiklerinin talep ettiği bir iş gücü var. Bu tarafta da maalesef atanamayanlar hikâyesiyle devam eden bir sürecimiz var. Türkiye’yi büyüteceğiz. Türkiye'yi kalkındıracağız. Türkiye'yi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği o muasır medeniyet seviyesi ve hatta daha ilerisine götüreceğiz. Ama bunu sadece ve sadece üniversitelerimiz ve reel sektör eliyle yapacağız. Şu anda geldiğimiz noktada maalesef gözümüzü devlet diktiğimiz kamuya diktiğimiz zaman, bu sürdürülebilir olmaktan çıkıyor. Geçtiğimiz Hafta Ekonomi İşleri Başkanlığı olarak Cumhurbaşkanımıza ve heyete sürdürülebilirlik konusunda bir sunum yaptık. ‘Dünyada Sürdürülebilirlik’ diye yeni bir hüküm geliyor. Bu hüküm şu, ya sürdürülebilirliğin içindesin ya da sürdürülebilirliğin içinde olanların koyduğu kurallarla hükmedilen olacaksın. Coğrafi yakınlıkları olmadan coğrafi birliktelikleri, komşulukları olmadan bu sürdürülebilirlik standartları ve kurallarıyla yeni bloklar oluşuyor. Bu uygulanmaya başlandı şu anda 2024 yılı itibariyle. 2026’da Türkiye’nin ürettiği tüm ürünler hemen hemen sürdürülebilirlikle ilgili sınırda karbon düzenlemesi, emisyon ticaret sistemine tabi hale gelecek. Orda sürdürülebilirlikle ilgili benim çok sevdiğim bir tanım var. Onu sizlere arz ederek de sözlerimi sonlandırmak istiyorum. Sürdürülebilirlik: Bugünün ihtiyaç ve taleplerini ve arzularını gelecek nesillerin imkân ve kaynaklarına dokunmadan, bugünün imkân ve kaynaklarıyla karşılamak. Buna sürdürülebilirlik diyorlar. Hatta mümkünse, bugünün imkân ve kaynaklarından gelecek nesillere daha çoğunu bırakmak şeklinde tanımlıyorlar sürdürülebilirliği. Sürdürülebilir bir üniversite, sürdürülebilir bir Türkiye ve bilim diyerek yeni öğretim yılınızın hayırlı olması temenni ediyorum.”

Açılış konuşmalarının ardından program, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın gerçekleştirdiği ‘Dijital Dönüşüm ve Ekonomi Politikaları Işığında Gelecek Perspektifi’ başlıklı açılış dersi ile devam etti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “12. Kalkınma Planımız: Dijital ve Yeşil Dönüşüm”

2024-2025 Akademik Yıl Açılış Programı’nda “Dijital Dönüşüm ve Ekonomi Politikaları Işığında Gelecek Perspektifi” temasıyla Pamukkale Üniversite’mizde bulunmaktan büyük bir onur duyduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Pamukkale Üniversitesi ailesine en kalbi selamlarını, başarı dileklerini ve yeni döneme ilişkin tebriklerini de bu vesileyle ilettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Yapay zekâ, otonom araçlar, robotik üretim sistemleri, arttırılmış gerçeklik ve nesnelerin interneti gibi yenilikçi teknolojiler yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Dijital dönüşüm ve teknolojik gelişmeler artık verimliliği etkileyen tüm unsurları doğrudan şekillendirmekte ve yüksek teknoloji, yüksek verimlilik, yüksek katma değer anlayışını ekonominin merkezine yerleştirmektedir. Bu bağlamda, teknolojik ilerlemenin ve dijital dönüşümün taşıyıcısı olan üniversiteler, verimlilik artışını sağlayan en önemli aktörler arasında yerini almaktadır. Bilgi ve inovasyon çağının itici gücü ise akademisyenlerimiz ve öğrencilerimizdir. Cumhurbaşkanımızın da sıkça vurguladığı gibi dijital teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanımı konusunda dünyanın öncü ülkeleri arasında yer almak temel hedeflerimizdendir. 12. Kalkınma Planımıza dijital ve yeşil dönüşüm derim. Dijital ve yeşil dönüşüm, Türkiye’nin orta uzun vadeli vizyonunun omurgasını adeta oluşturmaktadır.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Cumhurbaşkanlığına bağlı yeni bir Siber Güvenlik Başkanlığı oluşturuyoruz.”

Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan çalışmalara da değinen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Yapılan çalışmaların sonucunda Türkiye’nin ilk siber güvenlik lisesini kurduk. Ardından geçtiğimiz yıl Yükseköğretim Kurulu iş birliği ile üniversitelerimizde ilk Siber Güvenlik Meslek Yüksek Okullarını açtık. Bu yıl ise Siber Güvenlik Mühendisliği ve Bilgi Güvenliği Bölümü gibi yeni lisans programları ile çıtayı yükselttik. Siber güvenlikle ilgili uzun süredir bir çalışma yürütüyoruz. Bugüne kadar Türkiye çok başarılı işlere imza attı. Ama bunları daha üst bir noktaya taşımak istiyoruz. Cumhurbaşkanlığına bağlı yeni bir Siber Güvenlik Başkanlığı oluşturuyoruz. Üretken yapay zekâ dediğimiz bir kavram var. Üretken yapay zekâ; kamuda olsun özel sektörde olsun, eğitimde olsun her alanda yaptığımız işi daha verimli yapmamızı sağlayan, daha etkili yapmamızı sağlayan yapay zekâ uygulamaları var. Önümüzdeki süreçte bizim en önem verdiğimiz konulardan biri. Ben Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak yapay zekâ kurulunun da başkanlığını yapıyorum. Bu çerçevede de yoğun bir çalışma sergilediğimizi ifade edebilirim. Bu anlamda yapay zekâ konusunda 24 üniversiteden öğrencilerimizle yüz yüze yapay zekâ, oyun geliştirme ve girişimcilik eğitimleri verdik. Bunun yanı sıra oluşturduğumuz dijital genç ekosistemiyle 4.000 öğrencimize, teknik ve uygulamalı yapay zekâ webinarı düzenleyerek gençlerimizin dijital dünyadaki yetkinliklerini arttırmayı hedefledik. Dijital inovasyon işbirliği dediğimiz platformu, üniversitelerimizin araştırma altyapılarını bir araya getirerek kamu kurumlarımızın ihtiyaç duyduğu ileri dijital teknolojileri çözümler sunmak üzere geliştirdik. Bu projeler, gençlerimize yeni fırsatlar sunarken aynı zamanda Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını dijitalin yüzyılı yapma vizyonumuza katkı sağlıyor.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Türkiye’de akademik alt yapıyı üniversiteleriyle, öğretim elemanlarıyla, bilimsel araştırma tesisleriyle ve fırsat eşitliği anlayışıyla dönüştüren bir iktidar olarak, öğrencilerimizin sadece akademik başarılarını değil, yaşamlarını bütüncül bir şekilde inşa etmeyi, desteklemeyi hedefliyoruz.”

Pamukkale Üniversitesi’nin, Pamukkale Teknokent ve çeşitli araştırma merkezleri aracılığıyla dijitalleşme çalışmalarında bölgesinde güçlü bir liderlik sergilediğine değinen Yılmaz, üreten şehrin, üretken üreten üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi olduğunun altını çizdi. Yılmaz: “Ekonomi, kalkınma dediğimiz kavramın bir parçasıdır. Ama tamamı değil, çok önemli bir parçası. Gerçek anlamda, sürdürülebilir kalkınma dediğimiz ekonomik büyümeyi içerir. Bunun sosyal adaletle, tüm toplumsal kesimlere yayılmasını ifade eder. Bu da yetmez. Yine az önce söylendiği gibi nesiller arası adaleti de sağlar. Sadece bugünün bugünkü nesil içindeki adaleti değil, bugünkü nesille gelecek nesiller arasındaki adaleti de sağlar. Gelecek nesillere daha temiz, daha düzgün bir dünya bırakarak elbette. Dolayısıyla, üniversitelerde işte bu vizyonun bir parçası. Öncelikle kendi bölgelerinde, sonra daha üst ölçeklerde olmalarını bekliyoruz. Çok ciddi kaynaklar tahsil ediyoruz, işte bunların topluma toplumsal refah olarak geri dönmesi lazım. Pamukkale Üniversitemiz bu anlamda hem öncü üniversitelerimizden bir tanesi. Denizli üretken bir şehir. Pamukkale Üniversitemiz de kampüsüyle bunu sembolize ediyor. Bence şehirle bütünleşen bir kampüsü var. Şehirle de fiziki olarak da bütünleşen bir kampüs. Üniversitenin üniversite mensuplarının zihinsel duvarları olmamalı, önyargıları işte kapalı sistem çalışma alışkanlıkları olmamalı. Tam aksine zihinlere açık olmalı. Her türlü farklılığa, yeniliğe, yeni düşünceye açık bir sistem olmalı üniversite. Başka türlü de zaten yenilikte yapamaz, bilgiye ilave de yapılamaz, içinde yaşadığı topluma katma değerde üretemez. Dolayısıyla, bizim üniversitelerden beklediğimiz açık sistem olmalarıdır. Toplumla, milletle etkileşim içinde olmaları ön yargıları bir tarafa bırakıldığı, farklılıkların bir arada barış içinde, huzur içinde ilim eksenli bir şekilde çalıştığı bir ortam sağlamadır. Pamukkale Üniversitemizin bu anlamda en öncü üniversitelerden olacağına yürekten inanıyoruz. Pamukkale Üniversitemiz yine TÜBİTAK destekli uluslararası ödülleri ve TEKNOFEST'te kazandığı başarılarla dikkat çekmektedir. Az önce de bir kısım ürünleri gördük gelirken. Ben çok önemli görüyorum bu tür yarışmaları. Özgüveni olmayan bir toplum ilerleyemez. Çocuklarımız, gençlerimiz ben yapabilirim duygusuna sahip değilse bilimde, teknolojide ilerleyemeyiz. Bu anlamda TEKNOFEST ve diğer çalışmalar, teknik becerilerin ötesinde kazandırdıkları özgüvenle bence çok büyük katkıda bulunuyorlar. Bunlara Üniversitemizin de öncülük etmesinden büyük bir memnuniyet duyuyorum. Mühendislik Fakültesi’nin geliştirdiği yapay zekâ destekli teknolojiler ve Tıp Fakültesi’nin kanser tedavisine yönelik inovatif çalışmaları, Pamukkale Üniversitemizin sadece eğitimde değil, aynı zamanda sağlık ve teknoloji alanında da öncü bir konumda olduğunu göstermektedir. Pamukkale Üniversitesi, bölgesel kalkınmayı desteklemek amacıyla bir taraftan turizm alanında bir taraftan sanayi kuruluşlarıyla güçlü iş birlikleri geliştirmektedir. Özellikle meslek yüksekokulları iş gücü piyasasındaki ihtiyaçlara uygun eğitim programlarıyla öğrencilerin çalışma hayatına katkıda bulunmaktadır. Pamukkale Üniversitesi’nin bilimsel çalışmaları, toplumsal projeleri, sanayi iş birlikleri ve uluslararası başarıları Türkiye'nin yükseköğretimdeki ilerlemesinin de somut bir kanıtıdır. Bir güzel numunesidir örneğidir. Türkiye'de akademik alt yapıyı üniversiteleriyle, öğretim elemanlarıyla, bilimsel araştırma tesisleriyle ve fırsat eşitliği anlayışıyla dönüştüren bir iktidar olarak, öğrencilerimizin sadece akademik başarılarını değil, yaşamlarını bütüncül bir şekilde inşa etmeyi, desteklemeyi hedefliyoruz.”

“Bingöl’de doğup Bingöl Lisesi’ni bitirip sonra ODTÜ’ye gelip, eğitim alıp sonra planlama teşkilatında çalışıp, bürokrasi ile siyasetle bugün Cumhurbaşkanı Yardımcısı olabildiysem, cumhuriyetin fırsat eşitliği ile bu noktaya geldiğimi düşünüyorum.”

Üniversite öğrencilerine son olarak üniversitelerin sadece derslikler içinde yaşanan bir ortam olmadığını, kampüslerin havasıyla, kulüpleriyle, fikir tartışmalarıyla çok çeşitli etkinlikleriyle yaşanan teneffüs edilen bir atmosfere sahip olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: “Bu atmosferi oluşturamadığımız sürece gerçek anlamda bir üniversite yine olmayacaktır. Yine şunun da altını çizmek isterim. Bila bedel, bedelsiz yükseköğretim imkânı sunan, ender ülkelerden biri Türkiye Cumhuriyeti’dir. Eskiden biliyorsunuz lisans eğitimi üniversitelerde paralıydı. Şu anda bedelsiz bir şekilde parasız bir şekilde sunuyoruz. Bunu yurtlarla, burslarla, kredilerle de takviye ediyoruz. Dolayısıyla bunların hepsi fırsat eşitliği kavramıyla bence vücut buluyor. Cumhuriyeti çok farklı şekilde tarif edenler değerlendirenler var. Bana soracak olursanız Bingöl'de doğup Bingöl Lisesi’ni bitirip sonra ODTÜ’ye gelip, eğitim alıp sonra planlama teşkilatında çalışıp, bürokrasi ile siyasetle bugün Cumhurbaşkanı Yardımcısı olabildiysem, cumhuriyetin fırsat eşitliği ile bu noktaya geldiğimi düşünüyorum. Bu çok önemli. İdeolojik tartışmaların bir tarafa bırakarak söylüyorum, bizim işte yapmamız gereken bu. Ülkemizin neresinde doğmuş olursa olsun. Dini ırkı, dini rengi ne olursa olsun her bir çocuğumuza bu fırsat eşitliğini sunmamız lazım. Pamukkale Üniversitemizin de Denizli'nin bu büyük potansiyelini harekete geçirmede hem gençlerimizi geleceğe hazırlamada hem de Denizli’yi bir bütün olarak geleceğe hazırlamada çok önemli roller üstlendiğini ve bunu da başarıyla gerçekleştireceğini düşünüyorum. Türkiye Yüzyılında Türkiye’mizi Denizli'mizin, Pamukkale Üniversitemizin çok daha ileri aşamalara ulaşacağına yürekten inanıyorum. Akademik yılın hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.” diyerek konuşmasını tamamladı.

Programın sonunda ise Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, teşriflerinden dolayı Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz’a hediye takdiminde bulundu. 2024 Paris Paralimpik Oyunları Şampiyonu Goalball Kadın Milli Takımı üyeleri, Pamukkale Üniversitesi öğrencileri Berfin Altan’a ve Şeydanur Kaplan’a Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve PAÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan tarafından teşekkür belgeleri ve hediyeleri takdim edildi.

İlgili Haberler